Özel günleri önemsiyor musunuz? Babalar Günü sizin için ne ifade ediyor?
Oedip Akbayram: Elbette toplumumuzda tüm özel günler önemlidir. Parti, Babalar Günü, anneler günü sevgi ve saygının değerini hatırladığımız anlardır. Böyle günlerde çocuklarımızın yanında olmak tüm anne babaları mutlu ediyor.
Turku Akbayram: Önceki nesiller kadar umurumda değil, ama hafife alındı. Artık ben de bir anne olduğum için hiç beklemediğim bir anda kızımın çiçeklerle gelmesi beni gülümsetiyor tabii.
Nasıl bir baba-kız ilişkiniz var?
İÇİNDE: Hiçbir zaman otoriter ve muhafazakar bir baba olmadım. Çocuklarımın hiçbirinin yaşam kararlarına müdahale etmedim. Demokrasi ailede başlar. Kızıma hep derdim ki: “Benimle dertlerini, başarını ve mutluluğunu paylaş”.
YEDEK ORDU: Annem ve babamla ilişkimiz farklı. Evde en yüksek otorite annemdi. Babam ve ben her zaman arkadaş gibiyiz. Bu yüzden çok iyi dengelerler. Anneme söyleyemediğim bir yanlış yaptıysam, babama her zaman söyleyebilirdim. Mesela okulu özlediğimde direkt babama söyledim. (güler)
TÜRKÜ AKBAYRAM: YARARI VAR, BOŞALTMAK İSTEDİ
Yıllardır birlikte sahnedeler. Artık Türkü Akbayram olarak müzik yolculuğunuz tek başınıza devam ediyor. Yeni single’ınız ‘Yara’yı duyduğumda çok etkilendim. Yara’nın özel bir hikayesi var mı?
YEDEK ORDU: Geçen yıl evde oturup kendi kendime mırıldanırken sözleri geldi. sözlerini yazdım. Müziği Saki Çimen ile birlikte yaptık. Biraz melankolik bir dönemdi. Yani bir yarası vardı ve birazını dökmek istedi.
Profesyonel olarak müziğe başlamak için çok beklemiş gibisiniz… Neden?
YEDEK ORDU: Bence 30 yaşına gelen insan ne istediğini ve nelerden kaçındığını daha net görüyor. Hep “Bu pazar zor, girmek istemiyorum” diyordum ama aslında kendimi kandırıyordum. Kaçtığım şeyler hakkında bir yüzleşme yaşadım. Babamla sahnedeyken hep koruma alanımdaydım.
BU VİRÜS TEK GECEDE YAPILAN BARLARA ULAŞIR MI?
Müziğin bozuk olduğunu düşünen birçok insan var. Katılıyor musun?
İÇİNDE: Müzik şu anda dünyada yozlaşmış durumda, çünkü sanat mekanize. Hiçbir yeni şarkıda ruh göremiyorum. Üç kuşaktır ‘Kalbim Hasretle Yandı’ dinliyor. Barış Manço’nun ‘Dağlar Dağlar’ını, Cem Karaca’nın ‘Namus Belası’nı düşünün ve şu anda üretilen müziğe bakın. Korkunç bir yolsuzluk var.
Bunun nedenlerini neye bağlıyorsunuz?
İÇİNDE: Olan her şey ruhumuzu öldürüyor. Ekonomik zorluklar var. Bu kaçınılmaz olarak üretime de yansıyor. Müziğin yaşamasına, nefes almasına izin vermiyorlar. 120 müzisyen intihar etti. Kaç ruh dinledi? Mesela zaman yasağı… Anlamıyorum. Bu virüs sadece geceleri müzik olan barlara mı ulaşıyor? Bir müzisyen olarak utanıyorum. Müziği susturamaz, sanatçıyı susturamaz. Sanatçı güzellik ve iyilikten yanadır. Haksızlığa karşı sesini yükselten odur.
Bu da çok tartışılır… Bir sanatçının muhalif olması gerekir mi diyen sanatçılar da var.
İÇİNDE: Elbette sanatçı muhalif olmalıdır. Ben bir sanatçıyım, doğayı korumak, mazlumun, mazlumun sesi olmak zorundayım. Ağaç kesilecek mi? Edip Akbayram Elbette itiraz edecek. Bu olaylar hiçbirimizde ruh bırakmadı. Bunlar bizi üzüyor.
kötümser misin
İÇİNDE: Değilim ama şu anki duruma baktığımda ben de iyi bir şey göremiyorum. Dünyanın en güzel ülkesinde yaşıyoruz… Bireysel mutluluk mutluluk değildir. Yarım kilo kıyma yersem komşumun da en az 250 gram yemesi gerekir. Ama bir tarafı yere çakılmış, diğer tarafı gökyüzünün yüzünde. Bu kadar adaletsizlik, bu kadar vicdansızlık?
Sizi en çok rahatsız eden konular nelerdir?
İÇİNDE: Ekonomik sorunlar, kadın cinayetleri… Tüm bu olumsuzlukların yanı sıra İstanbul Sözleşmesi’ni de feshetti ve kadını bir meta olarak gördü. Penaltı değil mi?
SANAT BİR SİLAHTAN DAHA GÜÇLÜDİR
Tüm siyasi kesimlerden insanlar size çok saygı duyuyor. Müziğinizi dinliyor. Bu açıdan bakıldığında sanat aslında siyasetten daha etkili bir birleştiricidir.
İÇİNDE: Elbette! Şarkılarımı bu bayrak altında söylerken dinleyicilerimi hiçbir zaman sağcı, solcu, muhafazakar, liberal diye ayırmadım. Ben kendim soldayım ama müziğimi herkese söylüyorum. Milliyetçiler, peçeler ve ateistler beni dinleyin. Çünkü sevgiyi paylaşıyoruz. Bütün güzellikler böyle başlar. İnsanlar güne bir insanı, bir hayvanı, bir çiçeği severek başlarsa kapı, pasaport, sınır olmaz. Bütün liderlerin ağzında bir söz vardır, “Silah en büyük güçtür” derler. Hayır efendim, sanat en büyük güçtür. Sanat her zaman bir silahtan daha güçlüdür.
Dayaklar, tutuklamalar, gözaltılar, iş yasakları, ekonomik zorluklar… Belgesellere konu olacak bir hayat hikayeniz var. Bu yolculukta bıraktığınız en baskın duygu nedir?
İÇİNDE: Her şeye sahiptim ama karım ve ben hiçbir zaman inandığımız şeylere boyun eğmedik. Biz kendi yolumuza gidiyoruz. Sırf sesin güzel diye insanlar senden hoşlanmıyor. Aile hayatınıza, duruşunuza, her şeyinize bakarlar. Evet tüm bunları ve daha fazlasını yaşadım ama eşim Ayten Akbayram her zaman bir kapı gibi arkamda oldu. Oğluma süt alamadığım günler oldu, bana gelip “Arabesk albüm yap, bunun hesabını verelim” derlerdi. Ama inandığım değerlerden asla taviz vermedim.
SANATÇI ARAYANLARIN ÇOĞU ÜÇ MAYMUN OYNAYACAK
GÖZLERİNE AŞIK VEYSEL BU ÜLKENİN MOZART’IDIR
Hiç konuşmaktan çekindiğiniz oluyor mu?
İÇİNDE: asla şüphe etmem. 70 yaşındayım, dört yaşında bir torunum var. 50 yıldır bu ülkede sanatımı üretmeye çalışıyorum. Günün sonunda bana ‘sanatçı taslağı’ diyenler olabilir. Ama karikatürist olmak da o kadar kolay değil. Ben hayatımda kaç başkan, kaç bakan gördüm? Sayısız milletvekili gördüm. Hepsi gitti de Pir Sultan Abdal gidecek mi? Sevgili Veysel gidecek mi? Aşık Mahsuni Şerif gidecek mi? Ama görüyorsunuz, bugün kendilerine sanatçı diyenlerin çoğu üç maymunu oynuyor. Görüyor ama görmüyor, duyuyor ama duymuyor, konuşmuyor. İşte bu yüzden Aşık Veysel, kör gözleri ve yapımlarıyla benim için bu ülkenin Mozart’ıdır.
TÜRKÜ AKBAYRAM: ESTETİK, KENDİNDEN MEMNUN OLMAYANLARIN BAŞKALARININ NASIL DEĞERLENDİRME Çabası
Kadınlara empoze edilen genel güzellik algısı hakkında ne düşünüyorsunuz?
YEDEK ORDU: Hayatımda hiç saçımı boyamadım ya da estetik yaptırmadım ama karşı olduğum için değil, aynaya baktığımda en iyi halimi gördüğüm için. Barbie algısı gibi şeylere yaklaşmıyorum. Böyle estetik kaygılarla yapılan müdahaleleri, kendinden memnun olmayan insanların başkalarının gözünde kendilerini değerli kılmak için yaptıkları şeyler olarak görüyorum.
Kadın kıyafetlerinin sahnede sürekli tanıtılması hakkında ne düşünüyorsunuz?
YEDEK ORDU: Herkesi ilgilendiren bir toplumsal sorun olmadıkça, başkalarının ne giydiği veya ne yaptığı konusunda kimsenin söz sahibi olmasına gerek yoktur. Elbette bazı yolsuzluklara karşıyım ama dozu ayarlamak hiçbirimizin elinde değil.
FOTOĞRAFLAR: OZAN GÜZELCE